kursak

kursak, -ğı

a. 1. hay. b. Kuşların yemek borusu üzerinde bulunan, yiyeceklerin toplandığı torba biçiminde şişkin organ. 2. hay. b. Böceklerin ve solucanların sindirim kanallarında bulunan, kuşların kursağına benzeyen yapı. 3. Kuş kursağı şişirilip kurutularak yapılan veya ona benzetilen şişkin şey: Düdüğün kursağı patlamış. 4. hlk. Boğaz.

kursak Fr. Estomac
kursak

Anlak, us, akıl.

kursak

1. Yürek, kalb. 2. Rahim : Hınzırın kursağında yata.

kursak

Mide: Gece yediğim aş kursağıma oturdu.

kursak

2. Kapının tahtalarını birbirine bağlayan ağaç.

kursak İng. crop

1. Kuşlarda besin depo edilen, boğazın kese şeklindeki genişlemiş bölgesi. 2. Böceklerde sindirim kanalının ön kısmında bulunan geniş kese.

kursak Osm. kansa

(zooloji)

kursak İng. crop, craw

anat. Kanatlılarda yemek borusunun genişleyerek meydana getirdiği, yemlerin bekletilerek yumuşadığı ve sindirim için önemli bir depo organı, ingluvyes.

kursak İng. crop

1. Kuşların yemek borusu üzerinde bulunan torba biçiminde şişkin bölge, 2. Böceklerin ve solucanların sindirim kanallarında bulunan benzer yapı.

kursak

1. Mide. 2. İdrak, zeka. 3. Göğüs

---

kursak ile benzer kelimeler

alışmış kursak bulamacını ister “kişi, yararlanmaya alıştığı şeyden yoksun kalmak istemez” anlamında kullanılan bir söz.

aşırı kursak eritimi Fr. Hyperpepsie

aşırı kursak sindirimi Fr. Hyperpepsie

bulaşıcı viral kursak yangısı İng. transmissible viral proventriculitis Etçi tavuk ırklarında klinik olarak gelişme geriliği, yemden yararlanma gücünde azalmayla, patolojik olarak kursağın şişmesi, kalınlaşmış görünümü ve irinsiz yangısıyla belirgin henüz sınıflandırılması tam olarak ya...

kak ur kursak Fr. Squirrhogastrie

kara kişi kursak çiri Fr. Mal d'estomac des nègres

koca kursak Fr. Macrogastre Fr. Mégalogastre

kursak acısı Fr. Cardialgie, gastralgie

---