kür

kür Fr. cure

(I) a. 1. İyi bakım ve ilaç tedavisi: Daireden yıllık iznimi alınca kürümü günde on iki saate çıkardım. -H. Taner. 2. Özel tedavi yöntemi.

II) sf. İnatçı, hırslı (adam).

kür

İnatçı, hırslı adam.

kür

1. Böğürtlen. 2. İçine girilemeyecek kadar sık orman, çalılık, fundalık yer. 3. Bataklık.

kür İng. cure

Tedavi etme, iyileştirme, şifa verme, sağaltım.

kür İng. cure

İleride kullanılacak maddeleri muhafaza etmek için kurutma, kimyasal koruyucular kullanma, tütsüleme, tuzlama vb. işlemlerin yapılması.

kür

Aksi, dik başlı

kür ile benzer kelimeler

Serçe kuşu.

sağlığı korumak amacıyla herhangi bir yöntemi bir süre uygulamak.

yüyrük Güçlü, çevik, çalışkan, eline ayağına çabuk Kolay, çabuk giden (araba).
yürek paralamak çok üzmek: Son yürek paralayıcı yalvarmama aldırış etmedi. -H. R. Gürpınar.
yüreği yufka sf. Üzüntülü, acıklı durumlara dayanamayan, merhametli (kimse).
yün kurdu İng. sheep maggot, wool maggot Calliphoridae ailesinde bulunan koyunlarda deri miyazisine neden ola
yün körlüğü İng. wool blind Koyunların gözleri etrafındaki yünlerin uzaması sonucu görememesi.