koşu

koşu

a. 1. Koşma: “Benim oğlanın göbeği çıkıyormuş da biraz, her sabah koşu yapıyor, dedi.” -N. Hikmet. 2. sp. Koşarak yapılan yarış. 3. At yarışı: “Koşuların sonuçlarından başka bir şey düşünmesini engelleyen bir hastalığa dönüşmüş.” -N. Cumalı.

koşu Fr. Course
koşu

Arabanın ya da kağnının dingilinden öküzün koşulacağı yere kadar uzatılan ince uzun sırık.

koşu

Büyük ark.

koşu

Asker.

koşu İng. Race

Özel ya da doğal yerlerde, belli bir uzaklığa koşarak en kısa sürede ulaşmak için yapılan yarış türü.

koşu

Ok atma yarışmasına özellikle yeniçerilerin verdikleri ad.

Koşu

Samsun ili, Bafra ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.

---

koşu ile benzer kelimeler

açık koşu İng. claiming race Başarımları yüksek olan atların aynı ağırlığı taşıyarak koştukları yüksek ikramiyeli koşu.

bir koşu zf. 1. Çabucak: “Eğer çay doldururken bardak çatlarsa, üzerlerinde nazar olduğuna hükmeder, gidip ateşte tuz çevirirdi.” -E. Şafak. 2. Koşarak, koşa koşa: “O gün, hemen seracılara gittim, kocaman bir yasemin aldım, eve getirdim.” -T. Dursun K.

engelli koşu a. sp. Belirli aralıklarla konmuş, değişik yükseklikteki on çitli engelin üzerinden aşılarak sürdürülen koşu.

handikap koşu İng. handicap race Atların koşu kazanma şanslarını eşitlemek amacıyla atlara farklı ağırlıkların yüklenerek koşturuldukları koşu.

kara koşu Odunu boyunduruğun zincirine bağlayarak çekme işlemi.

koşu atı a. Koşu için yetiştirilmiş at. Osm. yarış atı

koşu bandı a. Elektrik yardımıyla dönen bir şerit üzerinde yürüyüş veya koşu yapılabilen araç, yürüyüş bandı.

koşu duruşu İng. toe forward Birbirine bir el genişliğinde koşut ayaklarla ayakta duruş.

---