kısmet

kısmet Ar. ®ismet

a. 1. Tanrı'nın her kişiye uygun gördüğü yaşama durumu, nasip. 2. Evlenme talihi: “Aslında kendi de şimdiye kadar bütün kısmetleri tepti.” -H. E. Adıvar. 3. Olayların kötü sonuçlarını tevekkülle karşılama durumu. 4. Talih, kader, şans. 5. ünl. “Şimdiden belli değil, ya olur ya olmaz” anlamlarında bir seslenme sözü: Yarın gelecek misiniz? -Kısmet!

Kısmet Köken: Ar.

Cinsiyet: Kız Allah’ın herkese uygun gördüğü yaşama durumu, nasip, kader.Cinsiyet: Erkek Allah'ın herkese uygun gördüğü yaşama durumu, nasip, kader.

---

kısmet ile benzer kelimeler

kısmet ise gelir Hint´ten Yemen´den, kısmet değilse ne gelir elden? “Tanrı bir şeyi size kısmet etmişse o mutlaka size gelir, kısmet etmemişse yapacak bir şey yoktur” anlamında kullanılan bir söz.

Allah kısmet ederse “Tanrı izin verirse” anlamında kullanılan bir söz: “Yokluğum seni de üzmüş / / Kalkıp gideceğim” -B. Necatigil.

kısmet ağacı a. bit. b. Bütün sıcak ülkelerde sık rastlanan tırmanıcı ve iri gövdeli ağaç (Clerodendron).

kısmet beklemek evlenmeyi, evleneceği kimseyi beklemek: “Şimdi genç değil, şöyle kırkını, kırk beşini aşmış, efendiden, ağırbaşlı bir kısmet bekliyor.” -H. Taner.

kısmet gökten zembille inmez “çalışmayanın kısmeti olmaz” anlamında kullanılan bir söz.

kısmet kapısı a. 1. Gelir sağlayan yer. 2. Kızın evlenip gittiği yer.

kısmet olmak nasip olmak: “Bu, memleketimin görmek kısmet olmayan yerlerini görebileceğimin sevincidir.” -F. Otyam.

kısmet (veya kısmeti) çıkmak evlenme teklifi almak: “Zavallı kızın kısmeti çıkmış, kendine sormadan, danışmadan hemen vermişler.” -Ö. Seyfettin.

---