itme

itme

a. İtmek işi: “Bir ayağıyla koltukları itmeyi sürdürürken bir yandan da oğlunun beslenme çantasını hazırlıyordu.” -E. Şafak.

itme İng. pushing

Kol ya da öteki vücut bölümlerini gerici kas gücü ile çalıştırarak bir direnci uzaklaştırma.

itme İng. repulsion

İki molekül ya da taneciği birbirinden uzaklaştıran kuvvet.

itme İng. repulsion

İki molekülü, iki grubu ya da iki taneciği birbirinden uzaklaştırma olayı.

itme, itilme Osm. tazyîk

(coğrafya)

itme İng. push

Vuruşta elin toptan ayrılmadan bir süre kalması eylemi.

itme İng. repultion, retropultion

Doğum sırasında pelvis önünde boşluk oluşturmak amacıyla yavrunun tamamının veya bir kısmının döl yatağı içine itilmesi, repulsiyon.

---

itme ile benzer kelimeler

iç itme a. İç itmek işi, iç itim, zerk.

itme divertikülümü İng. pulsion diverticulum Mukozanın kas tabakasındaki bir bozukluktan fıtıklaşması sonucu, yemek borusunda oluşan kese tarzında yerel ve kör kese tarzında genişleme, basınç divertikülümü, pulsiyon divertikülümü. Özellikle at ve köpeklerde yaygın olarak görü...

itme merkezi Osm. merkez-i defi' (-özeği) (fizik)

itme silindiri Osm. Kalınlık makinesinde, işlenen parçayı bıçak taşıyıcı mile doğru iten düz, dişli ya da parçalı silindir.

kalça itme Alm. Hüftstoss Kalçayı hızla öne itme.

öz itme a. İçine yerleştirilen li düzenek yardımıyla otomatik olarak çalışma.

vagon itme aygıtı İng. wagon pushing device

Williams’ın itme çatalı İng. William’s obstetric crutch Doğuma yardım sırasında yavruyu itmede kullanılan çatal biçiminde doğuma yardım aygıtı.

---