işçi

işçi

a. 1. Başkasının yararına bedenini, kafa gücünü veya el becerisini kullanarak ücretle çalışan kimse: “Gazetelere daha ziyade biz işçiler sahiptik.” -H. C. Yalçın. 2. hay. b. Toplu olarak yaşayan böceklerde üreme yeteneği olmayan, topluluğun işlerini gören dişi veya erkek.

işçi

İşçi

işçi İng. worker

Sosyete yapan böceklerde üreme yeteneğinde olmayan ve sosyetenin işlerini yapan dişi ve erkek bireyler.

işçi İng. worfcer, workman, labourer

Bir iş sözleşmesine dayanarak işverenin iş yerinde, gövde ya da kafasıyle belli bir para karşılığında çalışan kişi.

işçi

amele.

işçi İng. worker, labourer

Üretim sürecine bir bedel karşılığında emeğiyle katılan kişi.

işçi İng. worker, workman
işçi İng. workman

Başkasının yararına beden gücünü ya da el uzluğunu kullanarak ücretle çalışan kişi.

işçi İng. worker

Sosyete yapan böceklerde, üreme yeteneğinde olmayan ve sosyetenin işlerini gören dişi ve erkekler.

---

işçi ile benzer kelimeler

beyaz yakalı işçi bk. beyaz yakalılar

bin işçi, bir başçı “her işe, baş olacak bir kimse gerekir” anlamında kullanılan bir söz.

çocuk işçi İng. childworker Okul ve mesleki eğitimine, sağlık ve bedensel gelişimine zarar vermeyecek nitelikteki işlerde çalıştırılmasına izin verilen 13 yaşını doldurmuş çocuk.

Devlet Sanayi ve İşçi Yatırım Bankası bk. Türkiye Kalkınma Bankası

düz işçi bk. niteliksiz işçi

ek işçi hipotezi bk. ek çalışan önsavı

geçici işçi a. Kısa süre için çalıştırılan kadrosuz işçi.

göçmen işçi İng. migrant worker, emigrant worker Çalışmak üzere, kendi ülkesinden ya da bölgesinden diğer ülke ya da bölgelere giden işçi.

---