absürt tiyatro İng. Absurd theatre İnsanın yaşama, doğaya olan uyumsuzluğunu, doğadan kopmuşluğunu sezdirici bir yolla XX
açısal büyütme İng. angular magnification Bir nesnenin ışıksal bir araçtan bakıldığında görünüm açısının, çıplak gözle ba
ad soylu sözcük Ad durumlarından birine girebilen ve tümcede ad gibi görev alan sözcük: Eve gitmek, güzele bakmak, kendine güvenmek vb.
adaylık usulü İng. procedure of candidacy Fr. procedure de candidature
adriya hücresi İng. adria cell Vakuoler dejenerasyona uğramış kas hücresi. Özellikle, köpeklerde antrasiklin grubu kanser
aglütinasyon Fr. agglutination a. biy. Kümeleşim. İng. agglut
aglütisyon İng. aglutition Yutma yitimi.
ağ yüksekliği İng. net depth Sularda kurulan ağların dikey olarak mantar yakayla kurşun yaka arasındaki derinlik mesafes
ağıryağ süzgeci İng. heavy filter Akıcılığı az olan yağları süzen süzgeç.
ağrı perküsyonu İng. pain percussion Hayvanda ağrının olup olmadığını anlamak için vücuda yumruk, sert lastik veya plastik