abdominal çukur İng. abdominal cavity Karın boşluğu.
abuklandırmak Umutlandırmak.
abuklanmak Güvenmek, bel bağlamak, ümid etmek: Ona abuklandım da işim bu kadar geri kaldı.
abunluk Her çiftçinin tarlası kenarında ayırdığı gübreli, arpa ekmeğe mahsus yer.
acıklı oyun İng. melodrama 1. Eski konumuyla içinde müzikli geçişleri olan, konuşma örgüsü ezgisiz ,müzikli sahne yapı
acuğlanmak Kızmak, darılmak.
açığını bulmak kasıtlı olarak yaptığı yanlışı veya hileyi yakalamak.
açık uçlu fon İng. open-end fund, open-end trust, mutual fund Yeni hisse senedi çıkarılıp halka arz edildikçe sermayesi
açıklarla oyun Özellikle açık oyuncuları ile ilerleme ve sonuca gitme biçimine dayanan bir oyun yöntemi.
açınıklar uyumu Fr. Harmonie vocalique ou Harmonisation Bazı dillerde ve özellikle Türkçede bir çeşit özümleme: 1. Bir kel