ablavutlaşmak (nsz) Ablavut duruma gelmek.
ablavutluk , -ğu a. Ablavut olma durumu.
acı kavruk Kırlarda yetişen ve yenen bir ot.
acı kavun a. bit. b. Eşek hıyarı. Bir otun, acı suyu sarılığa ilâç olarak kullanılan ve kavuna ben
acı kuvvet a. Sert, etkili, zorlu kuvvet.
acıma ve korku İng. pity and fear Aristoteles'in Poetika'sında, tragedya kahramanının başına gelenler karşısında duyulan
active pickup Osm. aktif manyetik Sinyali güçlendirmek amacıyla pille beslenen dâhili önyükseltece sahip, yüksek çıkışlı
acuğ vermek Küserek fit vermek.
açığa vurmak İng. disclose (to) Bir bulguyu ya da buluşu başkalarına anlatarak ya da yazarak açıklamak.
açık hava okulu İng. open-air school Çocukların, temiz havadan ve güneşten bol bol yararlanmalarını sağlamak amacıyla ders