haydi oradan

haydi haydi

zf. 1. Kolaylıkla, rahatlıkla: “Ancak bütün dünyada bir bunalım içinde bulunan opera, bizde bocalamaktadır.” -M. And. 2. Olsa olsa, en çoğu: Bu mala bin lira versinler.

evleviyyetle (bk. yeğlikle).

haydi

ünl. (ha'ydi) 1. İsteklendirmek, çabukluk belirtmek için kullanılan bir söz, hadi: “Haydi! Sen git, beni yalnız bırak, bu akşam iyi değilim.” -A. İlhan. 2. Kabul ve onama bildiren bir söz. 3. Hafifseme, alay etme belirten bir söz: “Haydi oradan be maskara. Bu...

haydi canım sen de

“böyle şey olmaz, sana inanmam” anlamında kullanılan bir söz.

arabanın ön tekerleği nereden geçerse art tekerleği de oradan geçer

“kıdem ve yaş bakımından büyük olanların yaptıkları her zaman örnek alınır” anlamında kullanılan bir söz.

hadi oradan

haydi oradan.

oradan

zf. 1. Sözü edilen yerden: “Kalfa peki, der gibi başını salladı ve hemen ayrılıverdi.” -İ. O. Anar. 2. İşaret edilen görece olarak uzak yerden.

oradan buradan

zf. “Belli bir sıra gözetmeksizin, karışık olarak” anlamında kullanılan bir söz: “Kitaplıklarım da sökülmüş, tahtalar sarkıyor.” -A. Ağaoğlu.

oradan oraya

zf. Bir yerden başka bir yere: “Fabrikalarda çalışan işçiler at arabalarıyla gelen eşyaları, koşturan insanları pencerelere birikip gülerek seyrettiler.” -L. Tekin.