hal

hal, -lli Ar. §all

(I) esk. 1. Çözme, çözülme. 2. Çözüm. 3. Eritme. 4. Karışık bir sorunun içinden çıkma, sonuca varma.


hal, -li Fr. halle

(II) a. Sebze, meyve, bakliyat vb.nin satıldığı yer.


hal Ar. ¬al¤

(III) a. tar. Tahttan indirme.


hal

Harman ve kar sıyırgası.


hal

Folluk yumurta.


hal

İnce yaldız.

< Ar. hâl) hâl, durum


hal

Dövülmüş harmanı toplayıp 'tığ' hâline getirmek, ve ve 'tığ' savrulduktan sonra yayılan samanı toplamakta kullanılan, tahdatan yapılmış öküzlü çekilen kürüme aleti


hal

< Ar. hâl: hâl durum; vaziyet. || hal mesele beleyiken bele: işte durum bu || o hal: o hâlde, öylece, o derece|| bir halda: öyle bir durumda || o hâlli: öylece, o şekilde || haldan hala düşmek: başına gelmedik iş kalmamak


hal

Hâl, keyfiyet


hal

bk. Süreç ve İsim çekimi.


hal İng. state

Nesnelerin kesin olarak tanımlanmış koşullardaki ortak niteliklerinin tümüne verilen ad. anlamdaş durum.


hal İng. state

1.Bir şeyin içinde bulunduğu şartların tümü. 2.Bir sistemin ölçülebilen bütün özellikleri arasında kurulan ve o sistemin ayırt edici olarak belirlenmesini sağlayan nicelikler. 3.Orbital, enerji seviyesi, nötral veya iyon halindeki atomlardaki bir elektronun durumları.


hal Fr. cas

(matematik)


hal

Damdaki karları kürümek ya da harman yerindeki samanları bir araya getirmek için kullanılan araç. (Türközü *Posof -Kars)


hâl, -liAr. §¥l

a. (ha:li) 1. Bir şeyin içinde bulunduğu şartların veya taşıdığı niteliklerin bütünü, durum, vaziyet: “Herkes hâline göre bir hediye verdi.” -H. R. Gürpınar. 2. Davranış, tutum, tavır: “Bambaşka bir hâliniz vardır sizin. Merhametli bir insan olduğunuz bellidir.” -O. Rifat. 3. Şimdiki zaman, içinde yaşanılan zaman: “Bugün yazılan her kitap hâlden istikbale bir habercidir. Hâl dediğimiz şey yarından sonra mazi olacaktır.” -Y. K. Beyatlı. 4. Güç, kuvvet, takat: Şimdi gezmeye çıkacak hâlim yok. 5. mec. Kötü durum, sıkıntı, dert: Zavallının başına ne hâller geldi. 6. db. Durum.


hâl

Hal, durum


hâl

bk. durum


hâl İng. food market

Sebze, meyve, bakliyat vb. nin satıldığı pazar yeri.


hâl

Azerbaycan Türkçesi: hal; Türkmen Türkçesi: düşüm; Gagauz Türkçesi: hal; Özbek Türkçesi: kelişik; Uygur Türkçesi: keliş; Tat:kileş;Başkurt Türkçesi: kileş;Kmk: padej ~ geliş;Krç.-Malk.: boluş;Nogay Türkçesi: kelîs Kazak Türkçesi: septew;Kırgız Türkçesi: cöndömö;Alt:: kubultkış;Hakas Türkçesi: padej ~ hubulthıs;Tuva Türkçesi: padej; Şor Türkçesi: keliş; Rusça: padej


Hal

Elâzığ ili, Hıdırbaba bucağına bağlı bir yerleşim birimi.


hal ile benzer kelimeler

hal bu hal ki

Halbuki.

altun hal

Yaldız boya.

arz-ı hâl

dilekçe.

bağımlı hal

bk. Hal.

bağlı hal

İng. bound state

Erkil engelini aşmaya yeterli erkesi olmadığı için bir erkil çukuru içinde bağlı kalan dizge.

başına bir hâl gelmek

1) kötü bir duruma uğramak; 2) ölüm ihtimali olmak.

... bir hâl almak (hâle girmek)

... bir duruma gelmek: Hastalık tehlikeli bir hâl aldı.

bir hâl etmek

Bir şeye benzetmek, çaresine bakmak.


"hal" karakter analizi

  • hal, 3 karakter ile yazılır.
  • h harfi ile başlar, l harfi ile biter.

Karakter dağılımı

  • 'h', 'a', 'l', şeklindedir.
  • hal kelimesinin tersten yazılışı ' lah' diziliminde gösterilir.

(a,h,l) harflerinden ile oluşan bazı kelimeler

Zeliha
Köken: Ar.

Cinsiyet: Kız bk. Züleyha

kan-hava engeli
İng. blood-air barrier

İçten dışa doğru; alveol epiteli sitoplazması, epitelin bazal zarı, kılcal damarın

helle basmağ

Yuha çekmek.

helle aşı

Un çorbası.

eşelek haşalak

Meyve.

hal - Scrabble puan değerleri

HarfPuan
h5
a1
l1
Toplam puan değeri7