günü

günü

a. hlk. 1. Haset. 2. Zamanından önce doğan yavru.

günü

Kıskançlık, haset: Günüsünden karnının çanağı çatlıyor.

günü

Çok kadınla evli erkeğin karılarından her biri, kuma.

günü

Kuma, ortak

günü, (güni)

Kıskançlık, haset.

günü ile benzer kelimeler

bir sözün yalan olduğu çabuk anlaşılır ve söyleyen toplum içinde utanılacak bir duruma düşer anlamında kullanılan bir söz.

Kıskanmak, haset etmek.

İng. private view

(Resim) Bir serginin kamuya açılmadan önce, çağrılanlara gösterildiği gün.

Düğünden altı gün sonra, güveyin arkadaşlarının köy meydanında toplanıp, tüfek, tabanca atarak eğlendikleri gün.

hemen hemen her gün.

a. 1. Kargaşa içindeki kalabalık: Babıali'nin içi nü andırıyordu. -H. F. Ozansoy. 2. Karmakarışık durum.

Kına gecesinden iki gün önce, geline boya hazırlamak için toplanılan ve boya günü"denilen gün ile kına gecesi arasındaki günler.

a. Dinî bayramlardan önceki gün.

güvenlik ağı İng. trampolin Sirklerde tel ya da trapez üzerinde tehlikeli atlamalar yapan cambazların düşmelerinde onla
güvenlik , -ği a. Toplum yaşamında yasal düzenin aksamadan yürütülmesi, kişilerin korkusuzca yaşayabilmesi durumu, emniyet:
gömülü nesne İng. embedded object
yüzüguyun Yüzü aşağı gelecek biçimde (yatmak, düşmek, vb. için).
yaş günü a. Birinin doğduğu günün yıl dönümü.