güdük

güdük

sf. 1. Eksik yanı olan, tamamlanmamış, kısa: Güdük minare. 2. Kuyruğu kesik veya kopmuş. 3. mec. Yetersiz, sonuç vermemiş: “Boş elleri ve yavan bakışları ile ne güdük bir görünüşü var.” -H. Taner.

güdük Fr. Rudimentaire
güdük Fr. Acromion
güdük

Köpek yavrusu

güdük

Kısa (boy için).

güdük

Halka biçiminde yapılan ev ekmeği.

güdük

Kuyruksuz, kuyruğu kesik hayvan.

güdük

Düzenli bir şekilde kızarmayan, yarı yanmış ekmek.

güdük

Oyunda ebe.

güdük

1. bk. gıdık (I)-3. 2. bk. gücük (I)-1.

güdük

Hileci adam: Bu adamın işi gücü güdüklüktür.

güdük

1. Dam ve çatı için kullanılan uzun ve kalın ağaç. 2. Meşe ağacı kökü.

güdük

Küçülmüş sigara, izmarit.

güdük

1. Kısa ceket. 2. Firenk gömleği, mintan, 3. Kolsuz yelek.

güdük

Küt, ucu sivriliğini kaybetmiş şey.

güdük

Faiz.

güdük

Ölçek.

güdük

1. Kısa boylu. 2. Küçük: Yaşı güdük gelse.

güdük

İç çamaşırı, fanila, gömlek

güdük

Silindir biçiminde 8 kilogramlık ağaç ölçek. (*Terme -Samsun; Güllüce *Gümüşhacıköy -Amasya; Alibey -Ordu)

I) Yağ sürülerek yenen küçük ve kalın ekmek. (Karacaviran *Seydişehir -Konya)

II) Yeleğe benzer bir tür ceket. (*Tavşanlı -Kütahya)

III) Emzikli seramik testi. (Başkışla *Karaman -Konya)

güdük

Kuyruğu kesik hayvan.

---

güdük ile benzer kelimeler

güdük bacaklı Fr. Sironomèle

güdük çeneli Fr. Brachygnate

güdük kalma İng. aplasie Kalıtımsal nedenlerle ya da çocukluğun ilk yıllarında baş gösteren kimi hastalıklar yüzünden, örgenlerden herhangi birinin düzgülü olarak gelişememesi.

güdük kalmak 1) büyüyememek, küçük, bodur kalmak; 2) mec. bitmemiş, sonuç vermemiş durumda olmak.

güdük kuyruklular Fr. Brachyures

güdük sağrak Fr. Brachycéphal

güdük sağraklı Fr. Brachycéphal

güdük üstçül Fr. Sus-acromial

---