göze ağzı

göze ağzı Fr. cytostome

(biyoloji)

göze ağzı İng. cell mouth

(karşılık: sitostom), (Yun. kytos = boşluk, Storno = ağız): Bazı birgözeli hayvanlarda besinin alındığı ve göze yutağına açıları açıklık.

göze ağzı ile benzer kelimeler

1) susuz kalmak; 2) konuşamaz duruma gelmek: Ağzım dilim kurudu, kız yalvara yalvara -Halk türküsü.

İng. open cell

Öklit n-uzayındaki birim açık yuvara ilingesel eşyapılı olan ilingesel uzay.

İng. mesh size

Göze açıklığı.

Tanrı kimseyi kimseye, en yakınlarına bile muhtaç etmesin anlamında kullanılan bir söz.

herkesin gözü önündeki şeye bakılması önlenemez anlamında kullanılan bir söz.

İng. unit celi

Bir buzsul yapısının tüm bakışım özelliklerini taşıyan en küçük temel birimi.

İng. unit cell

Bir örütü oluşturmak üzere, düzgün aralıklarla art arda dizilen en küçük atom, yükün ya da molekül ...

İng. primary cell

Değişik iki metalin üşerli bir çözelti içine batırılması ile oluşan kimyasal tepkileşimler sonucu bir yük-süren kuvvet oluşturan düzenek.

Fr. statocyste

(zooloji)

yeşilgöz balığı Lat. Chlorophythalmus agassizi Boyları 40 cm olabilen, Akdenizde dağılım gösteren, yağ yüzgeci bulunan,
yağlı gözleme İçine ceviz konulup, kıvrılarak yağda kızartılan gözleme.
uzağı görmek ileride ne olacağını kestirmek.
özgüsel ağı Fr. Auto-toxine
gözyaşı kemiği a. anat. Göz çukurunun ön kısmındaki ince, ufak, zarımsı kemik. Dgr. anat. o