göbekli

göbekli

sf. 1. Karnı yağlanıp şişmanlamış: Orta boylu, geniş göğüslü ve hafif göbekliydi. -Ç. Altan. 2. Yaprakları büyüyüp sıklaşmış (marul, lahana).

göbekli Fr. Ombiliqué
göbekli

Bir çeşit poğaça.

göbekli

Çarşamba günü.

göbekli İng. arch top

Gövdesinin veya kasasının kenarları ince olup orta kısmına doğru kalınlaşan gitar.

Göbekli

Manisa ili, Alaşehir ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.

Göbekli

Şanlıurfa ili, Payamlı bucağına bağlı bir yerleşim birimi.

göbekli ile benzer kelimeler

sf. Göbeği çukur olan (kimse).

İng. collered peccary

Çift parmaklılar (Artiodactyla) takımının, pekarigiller (Tayassuidae) familyasından, 90 cm kadar uzunlukta, Amerika'da yaşayan bir tür. Pekari.

İng. collered peccary

(karşılık: pekari, ...

İng. roundabout

Taşıt gidiş ve gelişlerinin yalnız bir yönde ve aynı düzeyde, özekteki bir adacığın çevresinde yer aldığı yol kavşağı.

İng. cored carbon

Ekseninden delinmiş ve deliğe, ışık yayını durultmak ya da yeğinliğini artırmak amacıyla, özel bir maddeyle kömür karışımı doldurulmuş kömür.

görüştürebilmek (-i, -le) Görüştürme imkânı veya olasılığı bulunmak.
balık gözleri İng. fish eyes Çelik yüzeylerde, ısı eğimlerinin oluşturduğu, balık gözü görüntüsünde çok ince çatlaklar.<
yarı göçebelik , -ği a. Yarı göçebe olma durumu. İng. transhumance Ekonominin sığır
tropikal bölge a. Tropikal kuşak.
tikel bölgeleme İng. spot zoning Bir taşınmazın iyesini korumak amacıyla, o yörenin toprak kullanım biçimine uymasa ve dok