girinti

girinti

a. Düz bir yüzeyde bulunan içeri girmiş bölüm.

girinti Fr. Rainure
girinti Fr. Echancrure
girinti Fr. Cul-de sac
girinti Fr. Scissure
girinti

Göçmen

girinti

Kesilen odun parçaları.

girinti

Orak.

girinti

1. Kiracı. 2. Kira vermeden yalnız evin yıpranan yerlerini onararak oturan (kimse). 3.bk. gelinti (I). 4. Yabancı.

girinti

Dolambaçlı sokak.

girinti

Denize doğru uzanmış kara parçası, burun.

girinti

1. Ağaç dallarını kesmeye yarayan, orağa benzer bir araç. 2.bk. giriftiri.

girinti

Girişgenlik.

girinti

Boğaz tokluğuna çalışan (kimse).

girinti

İçgüveyi.

girinti

Tarlayı yabancı otlardan temizleme işi: Çocuklar girintiye gittiler.

girinti

Geçici olarak oturulan ev: Girintide oturuyoruz.

girinti İng. indent
girinti İng. intrusion

Metal yüzeylerde, çukurlaşmış pürüz olarak beliren yüzey kusuru.

girinti Fr. enfoncement

(coğrafya)

girinti İng. intrusion

metalbilim: Metal yüzeylerde çukurlaşmış pürüz olarak beliren yüzey özürü.

---

girinti ile benzer kelimeler

asılı girinti İng. hanging indent

girinti (sap) İng. set-thru Sapın gövdenin içine bir miktar girdikten sonra yapıştırılmasına dayalı geçme yöntemi ve bu yolla üretilmiş gitar.

girinti-çıkıntı İng. indentation Bir çubukçizimde sıra ya da dikeç uçlarının oluşturduğu ve ilgili değişkenin çeşitli seçeneklerine göre değişmelerini gösteren iniş-çıkışlar, bk. çizim, çizimleme.

sağdan girinti İng. right indent

ters girinti İng. negative indentation

---