fındık

fındık, -ğı Ar. fundu®

a. bit. b. 1. Kayıngillerden, kuzey yarım kürenin ılık yerlerinde ve yurdumuzun genellikle Doğu Karadeniz bölgesinde yetişen, boyu 6-7 metre, yaygın tepeli bir ağaççık (Corylus avellana). 2. Bu ağaççığın sert bir kabuk içinde bulunan yağlı, nişastalı ürünü. 3. argo Hileli zar.

fındık

Süs eşyası yapılan fakat içine hiç başka bir şey katılmayan altın, som altın.

fındık

Erkeklik bezi,

fındık İng. hazel nut

Fındıkgiller (Coryllaceae) familyasından, yaprakları basit ve kenarları dişli, 1-8'li gruplar hâlinde olan meyveleri fındıksı, yapraklarını döken ağaç ya da çalımsı bitkiler.

fındık

Eskiden tüfek mermisi için kullanılan terim.

fındık, (fınduk)

Atılan kurşun tanesi.

Fındık

Şırnak iline bağlı bir yerleşim birimi.

---

fındık ile benzer kelimeler

fındık biber Küçük fakat çok acı olan bir çeşit biber. Aksi, inatçı olan çocuk.

fındık biti a. hay. b. Kın kanatlılardan, fındık kurdu denilen kurtçukları dolayısıyla fındık ürününün en büyük düşmanı olan, uzun gagalı böcek (Balaninus nucum).

fındık cevizi Küçük, kabuğu ince, üzeri pütürsüz ve beyazımsı bir çeşit ceviz.

fındık faresi a. hay. b. 1. Kemiricilerden, karnı beyazımsı, sırtı boz renkli, fındıklıklarda çok zarara yol açan bir memeli türü, fındık sıçanı (Muscardinus avellanarius). 2. Evlerde rastlanan küçük fare türü: “Bir bile onu masa üzerine çıkarırmış.” -C. Uçuk. ...

fındık filiz güvesi Lat. Gypsonoma dealbana Kanat genişliği ancak 13 mm. olan ve yaprakları kemirerek fındık ağaçlarına zarar veren küçük kelebek.

fındık kabuğunu doldurmaz önemsiz, değersiz.

fındık kırmak çapkınlık yapmak.

fındık kömürü İng. nut coal, nuts

---