fazla

fazla Ar. faøla

sf. 1. Gereğinden, alışılmıştan çok, aşırı olan, ziyade: “Yaşamak için çok zorluk çekiyordu. Fazla olarak hastaydı.” -R. N. Güntekin. 2. Daha çok, aşkın: “Biz ancak Cumhuriyet devrinde elli yıldan fazla bir barış devri geçirmişiz.” -B. Felek. 3. Artmış olan: Fazla ekmeğiniz var mı? 4. zf. Gereksiz, yersiz bir biçimde: Fazla konuşma yeter. 5. zf. Gereğinden, alışılmıştan çok olarak.

fazla

< Ar. fazla: fazla || fazlan: fazla || fazle

fazla

bk. artık

---

fazla ile benzer kelimeler

bir gömlek fazla eskitmiş olmak birinden daha yaşlı ve daha görmüş geçirmiş olmak.

birincil fazla bk. faiz dışı bütçe fazlası

dış fazla İng. external surplus, balance of payments surplus 1. Genellikle bir yıl olmak üzere, belli bir dönemde, ülkenin dış gelirlerinin dış giderlerinden büyük olması. 2. bk. cari işlemler fazlası 3. bk. dış ticaret fazlası

en fazla kayırılan ülke kuralı bk. ençok kayırılan ülke ilkesi

faiz dışı fazla bk. faiz dışı bütçe fazlası

fazla çalışma İng. overtime İşçinin belirlenmiş aylık, haftalık ya da günlük iş saatlerinin üzerinde çalışması.

fazla çalışma ücreti İng. overtime wage rate İşçiye belirlenmiş aylık, haftalık ya da günlük iş saatlerinin üzerinde çalıştığı süre için ödenen ücret.

fazla gelmek (veya kaçmak) çekilmeyecek, bıktıracak, tedirgin edecek bir durum almak.

---