fasıl

fasıl, -slı Ar. fa¹l

a. 1. Bölüm, kısım, devre: “Kitabı kapadı, biraz durdu, sonra tekrar açarak o faslı sonuna kadar bir hamlede okudu.” -P. Safa. 2. Dönem, devre: “Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç / Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç” -Y. K. Beyatlı. 3. Belli bir sürede yapılan iş, karşılaşılan durum veya olay: “Fazla olarak arada bir patronu çekiştirmek, dedikodu yapmak faslı da kapanacak.” -H. E. Adıvar. 4. ekon. Bütçede ayrı ayrı gösterilen bölümler. 5. müz. Peşrev, nakış, şarkı, saz semaisi vb. parçaların belli bir sıraya göre çalınıp söylenmesi: “Radyo ince sazdan sultaniyegâh faslına başlamış.” -A. İlhan. 6. tiy. Orta oyununa başlamadan önce saz takımının çaldığı köçek havası ve curcuna. 7. tiy. esk. Osmanlı ve Arap tiyatrosunda oyunun perde bölümü.

fasıl

Güldürücü, eğlendirici sözler söyleyenlere denir.

fasıl

Ayı yavrusu.

fasıl

1. Bezelye. 2. Fasulye. 3. Bir çeşit yabanî ot.

fasıl

Türk gölge oyununda konunun ya da öykünün bulunduğu kesim. Bu kesimde Hacivat ile Karagöz'den başka, oyunun çeşitli tipleri bir konunun kapsamı içinde ortaya çıkarlar.

fasıl

Âşıkların öykü tekniğinde başlangıç bölümü.

Ort. O.) 1. Orta oyununa başlamadan önce saz takımının çaldığı köçek havası ve curcuna. 2. Orta Oyunu'nun ikinci bölümü. Bu bölümde taklitler yer alır. Oyunun asıl bölümü budur. 3. Osmanlı ve Arap tiyatrosunda oyunun perde bölümü.

fasıl

1. Öykülere başlamadan önce yapılan sazlı başlangıç. 2. Saz ozanlarının bir araya gelerek yaptıkları müzikli ve koşuklu toplantı. 3. Karagöz oyununda, "muhavere" den sonra başlayan asıl oyun.

Fasıl

Ankara ili, Beypazarı ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.

Fasıl

Bolu ili, merkez ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.

---

fasıl ile benzer kelimeler

fasıl heyeti a. müz. Gerekli sazlarla tam olarak bir fasıl yapabilecek durumdaki alaturka saz topluluğu.

---