etkinlik

etkinlik, -ği

a. 1. Etkin olma durumu, müessiriyet. 2. Bir işletmenin, bir kurumun belli bir alandaki eylemi, faaliyet, aktivite: “Her ülkede tiyatro etkinliğinin önemli bir kesimi amatör tiyatrolardan gelir.” -M. And. 3. fel. Fiilde bulunanın, etkin olanın niteliği. 4. ruh b. Bir canlının iç veya dış uyaranların etkisiyle giriştiği çalışma durumu. 5. top. b. İnsanın çevresiyle arasındaki ilişkileri düzenleyen her türlü eylemi.

etkinlik İng. penetrance

Bir genin ya da gen kombinasyonunun fenotipte kendini gösterme sıklığı. Etkinlik, sahip olduğu genotipi, fenotipinde gösteren bireylerin populasyondaki oranıyla tanımlanır.

etkinlik İng. activity
etkinlik İng. activity

Çocukların, kendi amaç ve gereksinmelerine uygun geldiği için isteyerek katıldıkları herhangi bir öğrenme durumu.

etkinlik İng. efficiency
etkinlik İng. activity

1. Eylem gücü, etki gücü. 2. Eylemde bulunanın, etkin olanın niteliği. 3. Etkide bulunmak için yapılan atılım. // Eylemden ayrılığı, eylemin daha somut oluşudur.

etkinlik İng. activity

Bir ışımetkin çekirdeğin içinde oluşan çekirdeksel bozunumların birim zamana düşen sayısı, bk. ışımetkinlik.

etkinlik İng. efficiency

Enaz çaba veya maliyet ile ençok sonuç elde etme kapasitesi. krş. iktisadi etkinlik, teknik etkinlik

etkinlik İng. efficiency

bk. etkin kestirici.

etkinlik İng. activity

1. Gaz karışımında ya da sıvı çözeltide bulunan bir özdeğin etkin derişimi. 2. Bir ışınetkin özdekte birim zamandaki parçalanma sayısı.

etkinlik İng. activity / aktiflik

Bir radyonüklid içinde, dt zaman aralığında oluşan nükleer dönüşüm sayısına dN denilse, dN'nin dt'ye bölümü (A). A=dN/dt

etkinlik Osm. faaliyet

(kimya)

etkinlik İng. activity

Bir canlının içinde geçen ya da kendisinin giriştiği çalışma durumu.

etkinlik İng. activity

İnsanın, çevresiyle arasındaki ilişkileri kuran, düzenleyen ve denetleyen eylemleri.

etkinlik İng. activity

kimya: 1. Bir özdecik, öğecik ya da yükünün erke ve işlemi etkileme yönünden daha güçlü, daha elverişli olması durumu. 2. Kimyasal gerilimi logaritmik hız ve büyüklük olarak veren nicelik.

etkinlik İng. activity, efficacy

1. Etkin olma durumu, bazı etkileri oluşturma yeteneği. 2. İlaç veya zehirli maddelerin vücuda alındıktan sonra etkisini gösterme durumu, aktivite, 3. İlaç molekülünün almaçları uyarma veya baskılama yeteneğinin bir ölçüsü.

---

etkinlik ile benzer kelimeler

aracı etkinlik İng. means activity Çoğu zaman aracı olan bir nesne ya da imin ortaya çıkmasını sağlayan ve ereğe yaklaşılmakta olduğunu bildiren etkinlik.

aşırı etkinlik , -ği a. Aşırı etkin olma durumu, hiperaktivite. İng. hyperactivity Düzgülü olarak ya da beyin özürleri yüzünden çocuğun aşırı ve sürekli biçimde etkin olması durumu.

belirlenmiş etkinlik öğretisi İng. doctrine of determined action Biçim ruhbiliminde, herhangi bir etkinlik, yaşantı ya da olayın, bütünlüğü tarafından belirlendiği görüşü.

biyolojik etkinlik İng. biological activity Herhangi bir besin maddesinin ve/veya özellikle belirli bir vitaminin bir organizmadaki etki derecesi, bir yetersizlikten korunmak için gerekli olan vitamin miktarını ölçme yolu.

bölüşümde etkinlik İng. distributional efficiency Piyasa fiyatı ve harcanabilir gelir veriyken, tüketicilerin harcama bileşimlerini değiştirmeyi arzu etmedikleri biçimde üretimin dağılımı.

bütçe etkinlik denetimi bk. bütçe başarım denetimi

dağılımda etkinlik bk. kaynak dağılımında etkinlik

eğitici etkinlik , -ği a. Okul yöneticilerinin denetimi altında temizlik, çevre koruma, düşünce geliştirme gibi ders dışı yürütülen çalışma, eğitsel etkinlik.

---