esmek

esmek, -er

(nsz) 1. Hava bir yönden bir yöne akmak, rüzgâr olmak: “İki üç günden beri sert bir kış rüzgârı esiyor.” -A. Haşim. 2. (-e) mec. Yapılması önce düşünülmüş olmayan veya beklenmeyen bir şeyi yapmaya birdenbire karar vermek: Bu yolculuk size nereden esti?

esmek

Bir şeyi eksiltmek, azaltmak.

esmek

1. Sıvışmak, kaçmak, aradan kayboluvermek. 2. Herhangi bir şeye kızıp, bulunduğu yerden hızla çıkmak. 3. Yüreği kalkmak, heyecanlanmak.

esmek

Esnek olmak, yaylanmak.

esmek

Tahılı savurarak temizlemek.

esmek

Davar ve koç katım zamanı, kasım ayı.

esmek

Eksiltmek: Ben estim sen yetir ya Rabbim.

esmek

Esmek, esinti olmak

---

esmek ile benzer kelimeler

aklına esmek daha önce düşünmemiş olduğu şeyi birden yapmaya karar vermek: “O da, aklına ne eserse işleyen biri.” -N. F. Kısakürek.

aklında algal esmek Başında kavak yelleri esmek

başında kavak yeli esmek 1) genç sorumluluk duygusundan uzak, zevk, eğlence peşinde koşmak: “Kocası yaşlı diye genç bir kadının başında kavak yelleri estiğine hükmetmek lazım gelmez.” -R. H. Karay. 2) gerçekleşmeyecek şeyler düşünerek vakit geçirmek.

başta gavak yilleri esmek Toyca hülyalar beslemek, başında kavak yeli esmek.

bayram havası esmek ortam neşeli, sevinçli bir duruma gelmek: “Ziyaret günleri hapishanelerde bir bayram havası eser.” -P. Safa.

dumduma havası esmek Bir yerde duyulur derecede sessizlik olmak.

efil efil esmek yazın rüzgâr yavaş yavaş, serin serin esmek.

efür efür esmek Hafif hafif ve tatlı tatlı rüzgâr esmek.

---