düşük

düşük, -ğü

a. 1. Yaşayabilecek duruma gelmeden doğan yavru, ceninisakıt, sakıt. 2. sf. Aşağı doğru düşmüş, aşağı sarkmış: Düşük mide. Düşük omuz. 3. sf. Az: Düşük faiz. Düşük fiyat. 4. sf. İktidardan düşmüş veya düşürülmüş. 5. sf. Dil bilgisi kurallarına uymayan: Düşük cümle. 6. sf. mec. Eski değer ve onurunu yitirmiş olan: “Dolmuşa bindiğine göre orta hâlli belki de daha düşük olacak.” -R. H. Karay.

düşük Fr. Abortif
düşük Fr. Tombant
düşük Fr. Avorton
düşük Fr. Avortement, fausse-couche, blessure
düşük

1. Aşağılık, bayağı (kimse). 2. Ahlâksız kadın. 3. Hali, tavrı, giyinişi biçimsiz, düzensiz (kimse).

düşük

1. Ormanda çürüyerek yıkılmış ağaç, eski, çürük odun. 2. Ağaç kütüğü.

düşük

Tandırda pişerken küle düşerek orada pişen ekmek, ekmek parçası.

düşük

---

düşük ile benzer kelimeler

asalaksal düşük hastalığı Lat. trichomonosis foetus İneklerin dölyatağı ve öbür eşey örgenlerine düşkün dölüt kamçılısından ileri gelen, boğalarla hasta ineklerden sağlamlara bulaşarak, geniş çapta yavru atmalara yol açabilen aşım hastalığı.

beli düşük Beli aşağıya doğru sarkık hayvan.

bödeleği düşük Kansız, zayıf.

çenesi düşük sf. Çok gereksiz şeyler konuşan (kimse), boşboğaz, geveze: “Çenesi düşükleri hiç sevmem.” -N. Uygur.

çok düşük yoğunluklu lipoprotein İng. very low density lipoprotein İnce bağırsak ve çoğunlukla karaciğerden, yağ ve kas dokularına trigliseritleri taşıyan, molekül ağırlığı 5x103 kilodalton dolayında olan lipoprotein sınıfı, prebetalipoprotein, VLDL.

çok düşük yoğunluklu lipoprotein VLDL İng. very low density lipoprotein Karaciğerde sentezlenen bir grup plazma lipoproteini olup trigliseritler karaciğerden yağ dokusuna taşınır. VLDL.

dımısı düşük Ilık su.

düşük açındırma İng. under-dsve-lopment Sinema Açındırmacın duyarkat üzerinde gereğinden kısa etki göstermesinden ortaya çıkan açındırma kusuru. Aşırı açındırmanın karşıtı.

---