durgunluk

durgunluk, -ğu

a. 1. Durgun olma durumu: “Bana göre ölümün en büyük vasfı durgunluk, hareketsizliktir.” -N. Hikmet. 2. ekon. Alışverişin azlığı vb. nedenlerle piyasanın durgun olması, resesyon.

durgunluk Fr. Arrêt
durgunluk Fr. Stagnation
durgunluk İng. recession

İktisadi dalgalanmanın daralma aşaması.

durgunluk Osm. sükûnet

(coğrafya)

durgunluk İng. statics

Eylem ya da davranışta bulunmama, değişme gizliliğinden yoksun olma durumu.

---

durgunluk ile benzer kelimeler

akla (veya akıllara) durgunluk vermek hayranlık uyandırmak: “Fatih Sultan Mehmet Han hazretlerinin akıllara durgunluk veren bir fetihle Osmanlı mülkü hâline getirdiği İstanbul dünyanın en güzel, en harikulade şehridir.” -B. Akyavaş.

durgunluk anoksisi İng. retention anoxia Dolaşım anoksisi.

durgunluk çökmek sessiz, sakin duruma girmek: “Posta kâtibi eskiden çok sert bir adamdı. Fakat gitgide ona garip bir durgunluk çökmüştü.” -R. N. Güntekin.

durgunluk hipoksisi İng. stagnant hypoxia Akciğerlerdeki kısmi oksijen basıncı ve hemoglobin yoğunluğu normal olmasına rağmen dolaşım durgunluğuna bağlı olarak gerçekleşen hipoksi, stagnant hipoksi.

durgunluk ödemi İng. stagnant oedema Kan akışının azalması veya yavaşlamasından ileri gelen, yerel veya genel olabilen ödem.

durgunluk sarılığı İng. retention icterus Tıkanma sarılığı.

durgunluk savı İng. stagnation thesis Mutlak gelir önsavına göre gelir artışına bağlı olarak ortalama tüketim eğiliminin düşeceği öngörüsünden hareketle, büyüyen bir ekonomide yatırımların reel gayrisafî yurtiçi hasılaya oranı sabit varsayıldığında, kamu harcamalarının re...

durgunluk tezi bk. durgunluk savı

---