düğüm

düğüm

a. 1. İplik, ip, halat vb. bükülebilir şeyleri kıvırıp kendi üzerine veya birbirine dolayarak yapılan boğum. 2. mec. Anlaşılamayan, çözülemeyen karışık durum: “İçi ne kadar karışık olursa olsun, bu samimiyet her düğümü çözer.” -P. Safa. 3. bl. Bilgisayar ağında başka birimlerle iletişim kurma yeteneği olan yazıcı, sunucu, bilgisayar vb. birim. 4. ed. Edebî eserlerde çapraşık olguların çözümlenmeden önce toplandığı en büyük merak unsuru. 5. fiz. Gelen ve yansımış dalgaların girişimiyle oluşan kararlı dalgalarda titreşim genliğinin sıfır olduğu noktalardan her biri: Ardışık iki düğüm arası bir yarım dalga uzunluğudur.

düğüm

Budak.

düğüm İng. node

1. Yaprağın ayrıldığı eklem yeri. Nod. 2. Yürekte yürütücü dokuya ait atriyoventriküler ve sinüatriyal düğümler. 3.Ranvier boğumu.

düğüm İng. code, coding scheme

Verinin kesikli bir biçimde gösterilmesini belirleyen ve hiçbir belirsizlik taşımayan kurallar kümesi.

düğüm İng. node
düğüm İng. crisis

Bir oyunda gerilimin ve ilginin arttığı, işlerin karıştığı, çapraştığı yer. Düğüm öğesi çatışmalardan, çevrilen dolaplardan, birtakım gizlerden elde edildiği gibi, kişilerin karakter özellikleriyle de yaratılabilir.

düğüm İng. node

Orbital içinde bulunan elektronun ulaşamayacağı, içinde bulunamayacağı nokta veya düzlem.

düğüm İng. knot

(...)uzayında yalınç kapalı eğri.

düğüm Osm. ukde

(fizik)

düğüm, boğum Osm. ukde

(biyoloji)

düğüm İng. climax

Sinema/TV. Bir dramatik yapıtta, serimden sonra, olguların birbiriyle çatıştığı, çatallaştığı, içinden çıkılmaz gibi görünen tıkanıklıklar yarattığı, gerilimli noktalar.

düğüm Fr. Nœud

Bir romanda veya sahne eserinde olaydaki dolantıların meydana getirdiği tıkanıklık.

düğüm Alm. Handlungsknoten

Oyunda serimden sonra, olayın ilk çapraştığı, çatallaştığı yer. Olayların düğümlenmesi oyunda gerilimi sağlar.

düğüm Osm. ukde

bk. boğum.

düğüm İng. code, coding scheme

bilişim: Verinin kesikli biçimde gösterilmesini saptayan, hiçbir belirsizlik taşımayan kurallar kümesi.

Düğüm Osm. Ukde

---

düğüm ile benzer kelimeler

düğüm düğüm sf. Çok düğümlü.

düğüm düğüm olmak (veya düğümlenmek) 1) çok karışık bir duruma gelmek; 2) birbirine geçmek; 3) içinden çıkılmaz bir durum almak.

düğüm üstüne düğüm vurmak (atmak) parasını pintilik ederek saklamak.

abecesayısal düğüm İng. alphanumeric code Verilerin bir abecesayısal damga takımı kullanılarak gösterildiği düğüm.

abecesel düğüm İng. alphabetic code Verilerin bir abecesel damga takımı kullanılarak gösterildiği düğüm.

asal düğüm noktası İng. main crisis Baş oyun kişisinin en çok direndiği ya da güç harcadığı yer. Aksiyonun yönelişini gösteren orta bölümün başlangıcı ilk asal düğüm ve bitimi de son asal düğüm noktaları ile sağlanır. İlk : ana çatışmayı başlatır. Son : bu ana çatışmayı son...

atriyoventriküler düğüm İng. atrioventricularnode, AV node anat. Kalpte, sağ kulakçığın alt kesiminde kulakçıklararası bölmenin karıncıklar arası bölmeye geçiş yerinde yer alan, elektriksel etkinliğin karıncıklara geçmesini sağlayan uyarı üretim merkezi, AV düğüm, Aschoff-T...

AV düğüm İng. AV node, atrioventricularnode Atriyoventriküler düğüm.

---