dolaysız

dolaysız

sf. 1. Doğrudan doğruya olan, vasıtasız, bilavasıta: “Yazarın bize dolaysız biçimde betimlediği başkişi nasıl bir erkek?” -S. İleri. 2. zf. Araya herhangi bir araç girmeden: “Kadının üretime dolaysız katılması, ona ekonomik özgürlüğünü sağlamaktır.” -A. İlhan.

---

dolaysız ile benzer kelimeler

cebirsel dolaysız çarpım uzayı İng. product space ( )bir K oyutu üzerinde tanımlı doğrusal uzaylar takımı olduğunda, ( ) Dekart çarpımı içindeki ( )öğelerinin toplamı ( )sayısıyla ( ) öğesinin çarpımı ( )biçiminde tanımlanarak kurulan doğrusal uzay.

cebirsel dolaysız dizge ( )lar birer doğrusal uzay ve ( )lar birer doğrusal dönüşüm olmak üzere ( )dolaysız dizgesi, Anlamdaş. cebirsel tümevarımsal dizge.

cebirsel dolaysız erey bk. cebirsel tümevarımsal erey.

cebirsel dolaysız toplam : ( )doğrusal uzaylar takımı verildiğinde ( )cebirsel dolaysız çarpım uzayının, sıfırdan ayrımlı olan konaçları sayısı sonlu olan tüm öğelerinden oluşan doğrusal altuzay. Simgesi : ( )Anlamdaş. dolaysız toplam, dışıl dolaysız toplam.

dışıl dolaysız toplam İng. external direct sum bk. cebirsel dolaysız toplam.

doğru-uzaysıların dolaysız ereyi İng. direct limit of modules Her ( )olması ( )olmasını gerektirecek biçimde birimli dolamların dolaysız dizgesi ( ) doğru-uzaysılarının dolaysız dizgesi ( ) verildiğinde, üzerinde oluşturulan sol doğru-uzaysı yapısıyla birlikte ( ) dolaysız erey kümesi. ...

dolaysız altdeyim İng. immediate sub-expression Bir düzgün deyimin 'i, bu deyimin ya anayöneteni ya da anayönetileni olan bir deyim demektir. Örn. ( )

dolaysız anlatım İng. direct speech Bir sözün, dolaylı anlatımda olduğu gibi herhangi bir değişikliğe uğratılmadan, söylendiği gibi verilmesi. «Biliyor musun» dedi, Karşı tarafta bir daire boşalmış, bu sabah kiralık levhası gördüm, eğer hâlâ evden çıkmayı arzu ediyorsan gid...

---