doğurmak

doğurmak

(nsz, -i) 1. Yavru dünyaya getirmek, doğum yapmak: “Bir kadın tarlada doğuruyor, bir kadın hastanede doğuramıyor.” -S. F. Abasıyanık. 2. mec. Ortaya çıkmasına yol açmak, sebep olmak: “Bir kıvılcım isyan havası doğuruyor ve zor önlemlerin alınmasına yol açıyor.” -A. Kutlu.

---

doğurmak ile benzer kelimeler

babasız oğlan doğurmak bir işte aşırı zorluk, büyük güçlük çekilmesine rağmen başarılı olmak.

biceğinde doğurmak İnek iki yaşında veya daha önce doğurmak.

dokuz doğurmak merakla, heyecanla, sabırsızlıkla beklemek: “Sabahtan beri kamış kökünün içine sığınmış, yüreği ağzında, dokuz doğurarak şahinini bekleyişi...” -Y. Kemal.

ikiz doğurmak 1) ikiz bebek dünyaya getirmek; 2) mec. herhangi bir işte çok sıkıntı çekmek.

mahzur doğurmak ortaya engel çıkarmak, sakınca yaratmak: “Ne gibi mahzurlar doğurabileceğini görmemezlikten gelmek mümkün değildi.” -Y. K. Karaosmanoğlu.

piçine doğurmak Sığırlar yavrulama çağına gelmeden doğurmak.

pij doğurmak Gayrimeşru ilişki sonucu çocuk doğurmak

---