dığıl dığıl

dığıl dığıl

Kendi kendine konuşma, mırıldanmayı anlatır

dığıl dığıl

Tane tane, parça parça: Helva dığıl dığıl olmuş.

dığıl dığıl

Istıraptan kıvrım kıvrım kıvranmayı anlatır: Çocuk gece sancılandı, dığıl dığıl döndü.

dığıl dığıl

Zorla, güçlükle.

dığıl dığıl ile benzer kelimeler

Istıraptan, acıdan kıvranmak.

Yaltaklanmak: O aksi çocuk paranın kokusunu aldı da dığıl dığıl ediyor.

Eller yarılıp çatlayarak kanamak: Ellerim o gürü ayazda dığıl dığıl kanadı.

bk. dıgıl dıgıl

1. Her şeyin ufağı, küçüğü. 2. Elma, domates gibi şeylerin küçüğü. 3. Tane: Çocuğu sevindiren bir şekerdir. 4. Pişmiş mısır tanesi, darı.

Koyun, keçi, tavşan gibi hayvanların yuvarlak, katı pisliği.

Küçük tane halind...

Fr. Macrosperme

'd', 'ı', 'ğ', 'ı', 'l', ' ', 'd', 'ı', 'ğ', 'ı', 'l', şeklindedir.
dığıl dığıl kelimesinin tersten yazılışı ' lığıd lığıd' diziliminde gösterilir.

yıldız yağmuru a. 1. Birçok akan yıldızın birden görünmesi. 2. mec. Ünlü sanatçıların birçoğunun bir araya gelmesi.
tekdüze dağılım İng. uniform distribution
tek dağıtıcılık İng. exclusive distribution Üreticinin malını görece büyük bir coğrafi bölgede tek bir satış merkezine sat
ördek balığı a. hay. b. Lapinagillerden, Akdeniz ve Avrupa kıyılarında yaşayan, 25-35 santimetre uzunluğunda, çeşitli ve güzel renk
koca dığıl Fr. Macrosperme