dayak

dayak, -ğı

(I) a. Bir insanı veya bir hayvanı dövme işi, sopa, patak, kötek.

dayak, -ğı

(II) a. 1. Bir şeyin yıkılmaması için dayanan ağaç, destek, payanda. 2. Evlerin kapısının açılmaması için kapının arkasına konulan kol, destek, sürgü: “Evimin dayağı, direğisin kara oğlum.” -E. Işınsu.

dayak Fr. Appui
dayak

1. Destek. 2. Kağnı ve dört tekerlekli arabalarda oku yukarda tutmaya yarayan ağaç destek. 3. Evlerin kapısının açılmaması için, kapının arkasına konulan ağaç kol, takoz. 4. Kalınca, uzun sopa, baston, asa. 5. Bir yükü yalnız başına sararken kullanılan yük dayamaya yarayan ucu çatallı, kalınca ağaç. 6. Merdiven.

dayak

Destek.

dayak

Dayak, dövme

dayak İng. sleeper

(Mimarlık) Bir yapının yıkılmaması için yapıya dayatılan destek.

dayak İng. sprag
dayak İng. sprag

1. yapıcılık: Yıkılma olasılığı gösteren yapıları desteklemek için kullanılan ağaç, demir, beton... direk. 2 -bk. dayanak.

dayak, (tayak)

Mesnet, dayanılacak şey

Dayak İng. Contre-fiche

---

dayak ile benzer kelimeler

çift dayak Osm. çift payanda Güç durumdaki güreşçinin iki elle yere dayanması.

dayak arsızı sf. Dayaktan korkmaz olmuş, dayak yemeye alışmış (kimse), tokat arsızı.

dayak atmak dövmek, sopa ile dövmek: “Gece tenha bir sokakta parasını aldığı bir adama dayak atıyormuş.” -A. Ş. Hisar.

dayak cennetten çıkmıştır “dayağın yola getirici bir etkisi vardır” anlamında kullanılan bir söz.

dayak düşkünü sf. Dayağa layık olan, dövülmeyi hak eden (kimse).

dayak kaçkını sf. Dayak yemeye alışmış, dayaktan korkmayan (kimse).

dayak vermek Bedeni kuvvetlendirmek için oruca ara vermek: O bugün orucuna dayak verdi. Destek yapmak

dayak vurma İng. put up a prop (to), prop, shore up yapıcılık: Bir yapının yıkılma olasılığı karşısında bir bölümünü dayaklarla tutturma.

---