çizmek

çizmek, -er

(-i) 1. Çizgi çekmek. 2. Resmini yapmak, resmetmek: “Ben sizi yazar olarak değil, insan olarak çizmek istiyorum.” -H. E. Adıvar. 3. (nsz) Çizgiler hâlinde belirtmek, desenini yapmak: “Bir gün yine onlara görünmeden krokiler çiziyordum.” -B. R. Eyuboğlu. 4. Çizgi biçiminde yaralamak: İğne elimi çizdi. 5. (nsz) Geçersiz kılmak için üzerine çizgi çekmek: Şu iki kelime gereksizdir, çiziniz. 6. mec. Kişiyle ilgiyi kesmek, bağı koparmak.

çizmek

Çapalanacak mısır sıralarının arasını sabanla çizmek.

çizmek

1. Çözmek. 2. Çözgü ipliklerini istenilen boyda ve sayıda sıra sıra uzatıp tezgâha geçirmek.

çizmek

Çizmek, bk. çizmek

çizmek İng. draw
çizmek İng. plot
çizmek İng. plot

Bir çizge ya da eğriyi çizme eylemi.

çizmek Fr. tracer, construire

(matematik)

çizmek

bk. çezmek

çizmek (I)

Dönmek, etrafını dolaşmak

çizmek (II), (çezmek)

Çözmek

---

çizmek ile benzer kelimeler

altını çizmek bir sözün önemini belirtmek, üzerine dikkati çekmek, vurgulamak. İlişiğini, dostluğunu kesmek. bk. alt çizgi

çizgi çizmek İng. line drawing

kavis çizmek yay biçiminde yol izlemek.

kenar çizmek Yan çizmek

kıyı çizmek Yan çizmek, bir tarafa çekilmek

lâm elif çevirmek (veya çizmek) kısa bir süre dolaşıp gelmek: “Akşamüstü gelirken, Langa'dan doğru bir lâm elif çevirelim, dedik.” -H. R. Gürpınar.

robot resmini çizmek (veya yapmak) adli olaylarda tanığın tarifiyle şüphelinin görünümünü yansıtan resmini çizmek.

sekiz çizmek Alm. Achterkreisen Vücudun türlü bölümlerine (8) rakamının yazılışı biçiminde devinim yaptırmak.

---