çiğ ışık

çiğ ışık İng. hard light

Gölge ve aydınlık kesimlerin kesin çizgilerle ayrıldığı, tam parlaklıkla oyuncular ya da nesneler üzerine verilen ışık.

çiğ ışık İng. hard light

Sinema/TV. 1. Çok yeğin ışık kaynağının verdiği ışık. 2. Konunun böyle bir kaynaktan aydınlatılmasıyla ortaya çıkan durum; bu durumda gölge ile ışıklı bölgeler birbirinden keskin çizgilerle ayrılır.

çiğ ışık İng. hard light

Döşem ve kişilerin çok güçlü bir kaynaktan aydınlatılmasıyla doğan durum. Bu durumda gölge ile ışıklı bölgeler kesin çizgilerle ayrılır.

---

çiğ ışık ile benzer kelimeler

çiğ çiğ zf. Çiğ olarak, çiğ bir biçimde: “Yumurta sepetinden üç yumurta alıp onları yutmuş.” -S. F. Abasıyanık.

çiğ çiğ yemek bir kimseye parça parça edecek derecede öfke duymak.

çiğ sf. 1. Pişmemiş veya az pişmiş. 2. Gözü rahatsız eden, göze batan (renk, ışık): “Koca Mustafapaşa'daki Berber Selim'in aynası karşısında renkleri buna benzeyen çok süslü bir resim asılıydı.” -R. H. Karay. 3. mec. Yersiz ve yakışıksız: “Bu, benim gibi ...

çiğ aydınlatma İng. hard lighting Sinema/TV. Çiğ ışık kullanılarak yapılan aydınlatma.

çiğ balık İng. uncooked fish Alternatif bir yem kaynağı olarak kürk hayvanlarıyla domuz rasyonlarına eklenen, tiyaminaz ve trimetilaminoksit gibi antibesleme faktörleri taşıyan, herhangi bir işleme tabi tutulmamış doğal durumdaki balık.

çiğ besinci İng. raw foodists Yalnızca et dışındaki besinleri çiğ olarak tüketerek beslenen kişi.

çiğ börek , -ği a. Çiğ kıyma, soğan ve baharat karışımının açılmış yufkaya konulup yağda kızartılmasıyla yapılan börek.

çiğ bulutu Sisli havadaki bulut.

---