büzülme

büzülme

a. Büzülmek işi: “Ayağın bilhassa parmak nahiyeleri kangrenli uzuvlara has morumtırak bir büzülme arz ediyorlardı.” -H. Taner.

büzülme İng. contraction

Günlük sıcaklık ayrımlarının büyük olduğu karasal iklimlerde görülen, kayaçların oylum değiştirmeleriyle ilgili fiziksel olay. bk. genleşme, mekanik parçalanma.

büzülme İng. syneresis

Bir peltenin, sıvı kesimini birden geri vererek oylumunu küçültmesi.

büzülme İng. syneresis

Kolloidal jellerde su veya diğer asılı sıvıların uzaklaşması sonucu gözlenen küçülme.

büzülme İng. contraction

Isıtılmış metal parçanın boyutlarında, soğuma nedeniyle görülen küçülme.

büzülme İng. shrinkage, shrinking

Sinema Hava koşullarının elverişsizliğinden dolayı film tabanında ya da duyarkatta ortaya çıkan kırışma, kısalma.

büzülme İng. shrink

Bir numunenin uzunluğunun ıslanma veya sıcaklık sonucu kısalması.

büzülme İng. contraction

metalbilim: Soğuma sonucunda, ısıtılmış metal parçaların boyutlarında oluşan küçülme.

büzülme İng. contraction

Kayaç taneciklerinin soğuma ile küçülmesi ve daralması.

Büzülme Fr. Retrait

---

büzülme ile benzer kelimeler

büzülme kuramı İng. contraction theory Yerkabuğundaki kıvrılma olaylarının, yerin soğuması ve bu yüzden büzülmesiyle ilgili olduğunu ileri süren varsayım.

ısıl büzülme İng. thermal contraction Isınmış metal parçaların soğuması sonucu beliren oylumsal küçülme olayı.

---