büklüm

büklüm

a. 1. Kıvrım: “Yırtılmış atılmış o kâğıtlar ki hayatım / Her parçası, her büklümü üstünde adın var” -M. C. Kuntay. 2. hlk. Dönemeç, viraj.

büklüm Fr. Pli
büklüm Fr. Anse
büklüm

Dönemeç

büklüm

Büklüm, eğri, dolambaçlı

büklüm İng. meander

Akarsu yatağının, az eğimli koyak tabanlarında ve ova düzlüklerinde çizdiği "S" harfine benzeyen kıvrım.

büklüm İng. manifold

Soyut yöneyleri ve doğrusal bileşkeleri içeren, düzlemin daha genel matematiksel kümesi.

büklüm İng. fold

(Resim, Heykel) Resim ve heykelde kumaş kıvrımı.

büklüm Osm. iltiva

(biyoloji)

büklüm

Kıvrıntı.

Büklüm Köken: T.

Cinsiyet: Erkek Bükülmüş, kıvrılmış şeylerin oluşturduğu kat.Cinsiyet: Kız Bükülmüş, kıvrılmış şeylerin oluşturduğu kat.

Büklüm

Adıyaman ili, merkez ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.

---

büklüm ile benzer kelimeler

büklüm büklüm sf. Çok büklümlü, kıvrım kıvrım: “Sonra oturtuldu ve terzinin kocaman makasıyla saçları ta dibinden kırkıldı.” -N. F. Kısakürek.

alt büklüm İng. bottom loop Sinema Çeşitli sinema aygıtlarında, özellikle alıcı ile göstericide, pencerenin altına rastlayan büklüm.

arda büklüm Fr. Retroflexion

bırakılmış büklüm bk. akmaz.

büklüm kayması İng. migration of meander Büklümün, içbükey kıyısının aşınma, dışbükey kıyısının ise birikme yeri olması nedeniyle yana doğru yer değiştirmesi.

büklüm kopması İng. Meander cutoff iki dirsek yeri birbirine çok yaklaşık büklümler yapan bir akarsuyun, birbirinin ters yönünde akan suların aşındırmasıyle iki büklüm arasındaki dar yeri açması.

devinimli büklüm İng. free meander Genç koyak tabanlarında, dağ eteği ovalarda oluşan ve yana doğru kolayca yer değiştirebilen büklüm, bk. büklüm.

dişli büklüm Fr. Anse dentée

---